Sayfalar

23 Aralık 2013 Pazartesi

Hayat bana bir şans daha tanırsa...

“Hayat bana bir şans daha tanırsa, bundan faydalanan ilk sen olacaksın”

Kırık umutlarında, tuz buz yarınlar... 

Kırık harfler,nasıl da batar canına ve nasıl batırırsın göğsüme, sarıldıkça. 

Her defasında  biraz daha uzak, biraz daha soğuk ama her defasında biraz daha özlemle.

Suskunluğundaki tüm isyanları, gözlerin haykırır gözlerime. Şiirine ses olursun, bazen şiirimde gizli özne. Her defasında ama her defasında, bir kıvılcım daha sıçrar öpüşünden tenime, söndüremezsin de.


Şehirler arası yollara vurursun kendini, beyaz şeritlerde düğümlenir dar ağacımın ipi ve her şehir tabelasında, zaman dakikalarını vurur ölüme. 

Gölge gibi uzar gidişin ve yayılır özlemin dört duvar arasında titreyen mumum sıcağında. 

Bende boşaldıkça saydam sevişlerin, titreyen gölgede birikir damlalar... 
Kırmızı bir mum daha biter dibinde “yıldızlar gibi sönük”.

Ve sonu gelmez sensizliğim... Sadece bu yollar ayırır bizi, bilirim. Kağıttan çiçeklerin dikenleri batar avuçlarıma...

Susturdukça büyür sevgi, senin koca bedeninde, benim küçük göğsümde. Özlemi aynı, yükü ağır. Susarsın, susarım ve boğazımızda dizilir boğumları aşkın, tıkanır kalırız.

Siyah lalelerini bekler örttüğün toprak, ben lalelerde gamzelerini görmenin hayalini kurarım.Mayıs bekler şarkılarım, şiirlerimse ellerimi.

Bir türlü tutamam kalemi, dilimin ucunda biter çıbanlar. Tüm sevgi sözlerini yutarım, kızarım ya gidişine ya da varlığında, yokluğu yaşamaya.

Kağıtlar bekler, kalem bekler, şiirler bekler ve saçlarımın arasında titrer parmaklarım, altında biriktikçe sessiz dizeler.

Perdeyi çekip yıldızlara, ruhsuz bedenimi hazırlarım uykuya. Sen gibi dokunarak örerim saçlarımı – oysa sen açık seversin bilirim- her bir çukurunda saklarım nefesini. Her sabah kurdelemin ucunda çözülür nefesindeki mayıs çiçekleri.

Antika, küçük bir ayna var baş ucumda. Kaç kez fırlattım kirpiklerimde eriyen buz parçalarını... 

Kırsam da, parçalasam da en küçük kıymığı batsa da dökülür sessizliğimizde bir şeyler... 

Uykusuzluğum bile renksizce kanar, Kadehte bile rengi uçar sarhoşluğumun.

Beyaz çarşafa uzanırım, kirli bedenimle –hiç sevmem beyaz çarşafı; yüzüme ölümü çarpar, soğuğu, yalnızlığı. 

Sabaha sarmalayıp bir tabuta konacakmışçasına ürpererek uzanırım ya da kabuslarda buz kesecekmiş gibi bedenim ve yattığım gibi kalkarım. 

Bir yanı düzgün, her yanı soğuk yatağın- Sensizliğe uyanmak yok mu?

“Bugün sana mutluluk getirsin olmaz mı! ” deyişlerini çarparım bir avuç suyla yüzüme. Tenimi ısıtırım parmak izlerinden arta kalanlarla.

Ellerin ne kadar uzaksa ellerime, bilirim yüreğin o kadar yakın yüreğime, adını dilime mühürlediğim.

Hayat bize bir şans daha verir kim bilir...






7 Aralık 2013 Cumartesi

Tam bir gerilim macera...SİSLE GELEN YOLCULUK






Tam bir betimleme ve sözleri resmetme yeteneğine sahip bir yazar Grangé...

Bir yazarın hem yarattığı karakteri hem okuyucuyu birlikte tokatlaması ne müthiş bir şey... 

Açıkcası bu kitabı okurken içim ürperdi...







Bu kitapta da diğerlerinde olduğu gibi, muhteşem bir kurgu var, okudukça sindiriyor, karakter ile birlikte. dibe vurabiliyorsunuz. Karakter bir psikiyatr iken psikolojiden, ressam iken resim bilgisinden, evsiz iken yaşadıklarından ve katil ile de mitolojiden de payınıza düşeni tam anlamıyla alabileceğiniz bir romanla karşı karşıyasınız. İnsanın kendini araması, kendini sorgulaması, iyi ile kötü arasındaki o ince çizgide kaybolması ve insan psikolojisi bu kitapta oldukça başarılı bir şekilde işlenmiş.

Gerilim anında adrenalin tavan yaptığında içinizden, doğru yoldayız bu ipucu bizi buraya götürür dediğiniz anda gerçeklerin yüzünüze vurulması ile yelkenlerin suya düşmesiyle o anı karakter ile birlikte yaşıyorsunuz. 


4 Aralık 2013 Çarşamba

Damlayan Bir Musluğum Geceye...

Açık unutulmuşum...
Belkide Hiç Farkedilmemişim...
Gecenin kör karanlığında,çınar ağaçları ölümün avucundayken kendime geldim.
Ben yorulmuşum...
Ben bunalmışım bu gece...
Ve Aşk Çağrıldıgı Her Randevuya Geç Kalmış Gecemde...
Derin derin nefes aldım...
Kan kusarcasına öksürmek ne demek öğrenmiştim..
İçini söküp atmaktı bu...
Varlığını,ruhunu,benliğini söküp atmak...
Bomboş ve hafif hissetmek...
Boşluğa yağan yağmur gibiyim ...
Bereketsiz bir şekilde damlaların ara ara sıklaşıp,olmayan yerlere,nedensiz yere düşen yağmurum.
Hafiften temizlenmek isterim yağmurun altında...
Çünkü içimdeki tek varlığı sessizliği içecekler...
Ben karanlığa kusarım hep...


Ne anlaşılırım ne de dikkat çekerim..
Ama ferahlarım..
Şeytanın beline sardığı kuşakla gözlerimi bağlayıp yollara çıkarım karanlıkta..
Anlamsız değl mi karanlıkta gözlerimi bağlamak? ve de sacma? Bilmiyorsunuz...
Niyetim yüzümde yama gibi duran bakışları kapatmak...
Sıkıldım bu bakışlardan...
Artık dayanamıyorum..
Artık kış olsun istemiyorum...
Her kış öluyorum çünkü ben, yaza yenilenmeye hazır ceset olarak dönuyorum..
Artık ara mevsimleri yaşamak istiyorum..
Mesela bana bir sonbahar fısılda..
Seninle birlikte varolan bir sonbahar....
Yanımda ol yeter...
Ve her gece yeni ölmuş birinin üstünü örter gibi narin ol,bedenime incecik yorganı sererken...
Yavasca ruhumu okşa...
Varoluşumun en gercek hadisesidir bu ...


3 Aralık 2013 Salı

BAZEN...

Bazen bir hayattır,
Bir söz,
Hiç ummadığın batışlarda beklerken kaybetmişliğin,
Arşa çıkan ellerinden tutar samimi bakışlar,
Bazen rüya dediğin gerçeklerde güler kaderin,
Ne geride kalan hüznün acısıdır,
Nede gelecekteki umutsuzlukların gök gürültüsüdür yalnızlığın,
Bir gün biri çıkar karşına, 
bilemediğin kıymetlerin saniyelerini ararsın koca ömürde,
Bazen de tek nefeste ömür olursun kendine.

2 Aralık 2013 Pazartesi

BİR KADIN GİTTİĞİNDE...



NE ÇOK KİŞİ GİDER aslında;

BİR temizlikçi,

BİR bakıcı,

BİR BAHÇIVAN,

BİR Muhasebeci ...

BİR ANNE GİDER ...

BİR DOST ...

BİR ARKADAŞ ...

BİR Sevgili ...

NE ÇOK KİŞİ YOK OLUR BİR KADIN GİTTİĞİNDE ...

BU HEP BÖYLE OLUR ;

BİR KADIN GİTTİĞİNDE;

ÖVGÜLER,

Uyarılar,

YAKINMALAR,

Dualar YETİM KALIR.

KAPI EŞİĞİNDEKİ "DİKKAT ET ..." DUYULMAZ,

ANNESİ GİTMİŞTİR "Geç Kalma" NIN.

KADINLAR, ARKALARINDA BÜYÜK BOŞLUKLAR BIRAKARAK GİDERLER.                               
BİR KADIN GİTTİĞİNDE PEK ÇOK KİŞİ GİTMİŞTİR aslında ...

VE BİR KADIN GİTTİĞİNDE PEK ÇOK "YETİM" BIRAKMIŞTIR ARKASINDA ...